youtube.com/watch?v=jNEIG7jkh9Y
İran Şahı Rıza Pehlevi, 1934'de Türkiye'yi ziyaret eder. Kıyıya ilk yanaştığında Atatürk ile diyaloğa girerler. Rıza Pehlevi, Azerbaycan Türkçesi ile konuşmaktadır.
Atatürk: Zat-i şahanelerini Türkiye’ye kabul ettiğimizden dolayı çok mesut ve bahtiyarız efendim.
Pehlevi: Mǝn nehayǝt xoşbǝxtǝm bu arzu-yi dirinǝ ki varımdı, müvǝffǝq oldum ki sizi ziyarǝt edǝm. (Ben eskiden beri var olan arzuma, sizi ziyaret etmeye nihayet muvaffak olduğum için bahtiyarım.)
Atatürk: Çok teşekkür ederiz efendim. Çoktan beri teşrif-i şahanenizi intizar ediyorduk efendim, büyük hasretle ve derin samimiyetle. Çok mesuduz ki o mülakat gününe malik olmuş bulunuyoruz.
Pehlevi: Bǝndǝniz dǝ şayǝd bilǝsiz ki neçǝ il bundan qabaq, ki mǝn sizin nümayǝndǝzǝ ǝrz elǝdim ki gǝlǝcǝyǝm Türkiyǝ’yǝ sizin ziyarǝtizǝ. (Bendeniz de belki bilirsiniz, bundan birkaç yıl önce sizin temsilcinize Türkiye’ye sizi ziyarete geleceğimi arz eyledim.)
Atatürk: Çok teşekkür ederim. Tabii arkadaşlığımız çok eski zamandan, çok eski senelerden beri başlamış bulunuyor. Bunu şahsen birbirimizi tanımak suretiyle şüphesiz çok kuvvetlendireceğiz efendim.
Pehlevi: Qǝflǝt şayǝd olmuşdu sabıq, vǝli ümidvarıq atiyǝdǝ cübran eliyǝk. (Belki geçmişte bir hatamız olmuştur, ama gelecekte bunu telafi etmeyi umuyoruz.)
Atatürk: Hiç şüphe yok efendim. Biz de bütün memleketçe aynı fikir ve kanaatteyiz efendim.
Pehlevi: İnşallah.
Atatürk: Arzu buyurursanız yukarıları bir görelim efendim.
Pehlevi: Buyrun.
İran Şahı Rıza Pehlevi, 1934'de Türkiye'yi ziyaret eder. Kıyıya ilk yanaştığında Atatürk ile diyaloğa girerler. Rıza Pehlevi, Azerbaycan Türkçesi ile konuşmaktadır.
Atatürk: Zat-i şahanelerini Türkiye’ye kabul ettiğimizden dolayı çok mesut ve bahtiyarız efendim.
Pehlevi: Mǝn nehayǝt xoşbǝxtǝm bu arzu-yi dirinǝ ki varımdı, müvǝffǝq oldum ki sizi ziyarǝt edǝm. (Ben eskiden beri var olan arzuma, sizi ziyaret etmeye nihayet muvaffak olduğum için bahtiyarım.)
Atatürk: Çok teşekkür ederiz efendim. Çoktan beri teşrif-i şahanenizi intizar ediyorduk efendim, büyük hasretle ve derin samimiyetle. Çok mesuduz ki o mülakat gününe malik olmuş bulunuyoruz.
Pehlevi: Bǝndǝniz dǝ şayǝd bilǝsiz ki neçǝ il bundan qabaq, ki mǝn sizin nümayǝndǝzǝ ǝrz elǝdim ki gǝlǝcǝyǝm Türkiyǝ’yǝ sizin ziyarǝtizǝ. (Bendeniz de belki bilirsiniz, bundan birkaç yıl önce sizin temsilcinize Türkiye’ye sizi ziyarete geleceğimi arz eyledim.)
Atatürk: Çok teşekkür ederim. Tabii arkadaşlığımız çok eski zamandan, çok eski senelerden beri başlamış bulunuyor. Bunu şahsen birbirimizi tanımak suretiyle şüphesiz çok kuvvetlendireceğiz efendim.
Pehlevi: Qǝflǝt şayǝd olmuşdu sabıq, vǝli ümidvarıq atiyǝdǝ cübran eliyǝk. (Belki geçmişte bir hatamız olmuştur, ama gelecekte bunu telafi etmeyi umuyoruz.)
Atatürk: Hiç şüphe yok efendim. Biz de bütün memleketçe aynı fikir ve kanaatteyiz efendim.
Pehlevi: İnşallah.
Atatürk: Arzu buyurursanız yukarıları bir görelim efendim.
Pehlevi: Buyrun.